Büşra Yıldız
Cinsel yaşam insan yaşamının bir parçası olarak nitelendirilmektedir.
Genel sağlığımızın da büyük bir parçasını oluşturan cinsel sıhhat, tabular sebebiyle oldukca konuşulmamaktadır.
Cinsel münasebet esnasında ve sonrasında neler yapılması icap ettiğinin eğitimini almayan yada temizliğine dikkat etmeyen kişiler, birçok hastalıkla karşı karşıya kalmaktadır.
CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH), cinsel ilişki yöntemiyle bulaşan enfeksiyonlardır ve dünya genelinde yaygın bir sorundur.
Bu hastalıkların erken teşhis edilememesi durumunda bağışıklık sisteminde ciddi hasarlar meydana gelebilir.
Sizler için bu hastalıkları, emarelerini ve tedavi yöntemlerini, Sıhhat Bakanlığı tarafınca gösterilen bilgilerle derledik.
BU HASTALIKLARIN SEBEPLERİ NELERDİR
Birçok bakteri, virüs, mantar, parazit cinsel yolla bulaşan hastalıklara niçin olur. Bu hastalıkların görülme sıklığı tüm dünyada hızla artmaktadır.
Bunun sebepleri; Bilhassa gelişmekte olan ülkelerde cinsel eğitim programlarının yetersizliği, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde cinsel ilişki yaşlarının küçülmesi, bilhassa evlilik dışı ve/yada öncesi cinsel ilişki ve dolayısıyla cinsel eş sayısındaki artış, gezi imkanlarının yaygınlaşması , cinsel davranışlardaki değişimler, kondom dışı doğum denetim şekillerinin kullanımında artış, antibiyotiklere direnç sebebiyle tedavide rastlanan zorluklar olarak sıralanabilir.
SIK GÖRÜLEN CİNSEL HASTALIKLAR
HIV/AIDS
(Human Immmunodeficiency Virus), Türkçede İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü olarak adlandırılan bir hastalık etkenidir. Virüs insan bağışıklık hücrelerine nüfuz ederek bağışıklık sistemini zayıflatır ve fırsatçı enfeksiyonların görülmesine niçin olur.
HIV + (pozitif) olmak, kişinin vücudunda İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü’nün bulunması anlamına gelir. HIV’in bağışıklık sisteminin zayıflaması ve fırsatçı enfeksiyonlara açık hale gelmesiyle karakterize bir kronik enfeksiyondur. Şahıs hiçbir hastalık emaresi olmaksızın uzun seneler yaşamına devam edebilir.
AIDS NE ANLAMA GELİR
AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome) HIV tarafınca oluşturulan, Türkçede “Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu” olarak adlandırılan bir hastalıklar tablosudur. Bağışıklık hücrelerinin yüksek düzeyde tahribatı sonucu fırsatçı enfeksiyonların ilerleyerek ciddi hastalık tabloları oluşturması durumudur. Yetersiz bağışıklık sistemi durumlarında ortaya çıkan bakteriyel, viral, mantarlara bağlı ya da protozoal enfeksiyonlara fırsatçı enfeksiyonlar adı verilmektedir. Erken tanı ve gelişen tedavi koşulları ile HIV pozitif kişiler AIDS dönemine geçmeden uzun seneler yaşayabilmektedir.
NASIL BULAŞIR
HIV, pozitif bireylerle korunmasız cinsel ilişki, enfekte enjektör yada steril edilmemiş cerrahi malzemeler kullanımı, enfekte kan ve kan ürünleri ile bulaşabileceği şeklinde, HIV pozitif anneden bebeğe gebelik, doğum yada emzirme esnasında da geçebilir.
RİSKLİ GRUPLAR
- HIV pozitif kişinin partneri olanlar,
- Korumasız cinsel ilişkiye girenler,
- Riskli temas öyküsü bulunan kişiler,
- Damar içi madde bağımlılığı ve ortak enjektör kullanımı olanlar,
- HIV pozitif gebelerin bebekleri risk altındaki grupları oluşturmaktadır.
BULAŞMADIĞI DURUMLAR
Dokunmak, tokalaşmak ve sarılmakla, gözyaşı, ter ve tükürükle, aynı yerde oturmak ve aynı havayı solumakla, aynı havuzu, tuvaleti saunayı ve duşu paylaşmakla, giysilerin ortak kullanılması ile tabak, çatal, kaşık bıçak ve bardak paylaşmakla, telefon kulaklığı ve kapı tokmağı ile sivrisinek, böcek sokması ve hayvan ısırması ile HIV bulaşmamaktadır.
HIV ENFEKSİYONUNUN SEYİR HARİTASI
Enfeksiyon belli evrelerle seyretmektedir. Virüs vücuda alındıktan 1-6 hafta içindeki ilk çoğalma döneminde HIV enfeksiyonuna özgü olmayan ve değişken emareler gösteren akut enfeksiyona niçin olmaktadır.
6-12 hafta içinde HIV’e karşı antikorlar gelişmektedir. Antikorlar hastalığın teşhisi açısından ehemmiyet taşımaktadır. Antikorlar gelişene kadar geçen sürede, kanda virüs mevcuttur ve hasta bulaştırıcıdır.
Kişide hiçbir emare ve bulgunun olmadığı 6-13 yıl (averaj 8-10 yıl) devam eden Asemptomatik dönemde bulgu yoktur sadece şahıs bulaştırıcıdır.
Hastaların ilk kez doktora başvurmalarına yol açan emareler Erken Semptomatik Dönemde ortaya çıkar. Bu zamanda HIV enfeksiyonuna özgü testler yapılarak tedaviye başlanmaktadır.
HIV enfeksiyonun son basamağı AIDS zamanlarıdır. Bu zamanda bağışıklık eksikliği iyice belirgin bir hale gelir, fırsatçı enfeksiyonlar yada bazı hususi tür kanserler ortaya çıkabilir. Bilhassa bu zamanda fırsatçı enfeksiyonların tanısı, tedavisi ve önleyici tedavi önemlidir. İleri evreye gelmiş hastalarda, tedaviye karşın averaj 2 yıl içinde yeni bir AIDS göstergesi hastalığın ortaya çıkışı engellenememektedir.
TEDAVİSİ
HIV enfeksiyonunda virüsü ortadan kaldıran bir tedavi hemen hemen yoktur sadece virüsün çoğalmasını denetim eden ilaçlar vardır. Bu ilaçlar, hastalığın kati tedavisini sağlamamakla beraber virüsün vücutta çoğalmasını denetim altına alarak bağışıklık sisteminin zayıflamasını önlemekte ve AIDS tablosunun ortaya çıkışını engellemektedir.
KORUNMA YOLLARI
HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden daha etkili ve ucuzdur; cinsel yolla bulaş için güvensiz temastan kaçınılmalı, tek eşlilik sağlanmalı ve kondom kullanılmalıdır.
Kan yöntemiyle bulaş için HIV(-) taraması yapılmış kan ve ürünleri kullanılmalı, steril enjektör ve cerrahi malzemeler tercih edilmeli, ortak enjektör kullanımından kaçınılmalıdır.
HIV pozitif gebeler için uygun tedavi ve takip yapılmalı, doğum sezaryenle planlanmalı, anne ve bebeğe doğum öncesi ve sonrası ilaç tedavisi uygulanmalı ve anne emzirmemelidir.
SİFİLİZ/ FRENGİ
Sifiliz doğru tedavi edilmediği takdirde uzun dönemde oldukca ciddi komplikasyonlara (istenmeyen sonuçlara) yol açan cinsel yolla bulaşan hastalıklardandır. Hastalık etkeni Treponema pallidum adında olan bir bakteridir.
Gelişmekte olan ülkelerde derhal devamlı yüksek insidansa haiz olmuştur. Gelişmiş ülkelerde mesele daha oldukca düşük sosyoekonomik çevrelerde, etken cinsel yaşamı olan etken gençler ve genç yetişkinler içinde belirginleşmektedir.
NASIL BULAŞIR
Çoğu zaman cinsel temas ile bulaşır. Daha azca oranda kan transfüzyonları, öpüşmek vb. yollar ile bulaşabilir.
Sifiliz kişiden kişiye bakterinin niçin olduğu yaralara (şankr) direkt temas ile de bulaşır. Bu yaralar dış genital organlar, vajina, makat, rektum, ağız ve dudaklarda görülebilir. Sifiliz, enfekte anneden doğmamış bebeğine geçebilir. Hastalık kalıtsal değildir.
RİSKLİ GRUPLAR
Korunmasız cinsel ilişki ve birden fazla cinsel eş hastalık riskini oldukca artırır.
Frengi hastalığının üç evresi bulunmaktadır.
BELİRTİLERİ
Birinci Evre: Enfeksiyondan 10-90 gün sonrasında (averaj 21 gün), vücutta şankr adında olan ağrısız, sert, yuvarlak-oval bir yara oluşur. Yara etkenin giriş yerindedir ve 3-6 hafta içinde kendiliğinden iyileşebilir. Sadece tedavi edilmezse enfeksiyon ikinci evreye geçebilir.
İkinci Evre: Şankrın ortaya çıkmasından 1-6 ay sonrasında bakterinin tüm vücuda yayılmasıyla ateş, baş ve boğaz ağrısı, kas-eklem ağrıları, halsizlik şeklinde emareler görülür. Deri döküntüleri ve ağızda lezyonlar oluşabilir. Bu evrede sinir, eklem, karaciğer şeklinde organlar etkilenebilir.
Gizli saklı ve Geç Evre: Emareler kaybolur ve enfeksiyon senelerce vücutta kalabilir. Tedavi edilmeyen vakaların %15’inde, 10-30 yıl sonrasında ciddi komplikasyonlar gelişebilir. Bu zamanda klinik bulgu olmasa da testlerle enfeksiyon saptanabilir ve hasta bulaştırıcıdır.
Bu dönemdeki bulgular: Kas hareketlerinin koordinasyonunda güçlük, nüzul, hissizlik, körlük, ruhsal bozukluklar görülebilir.
Sifilizin geç evresinde hastalığa bağlı hasarlar görülür. Bu evredeki hasta bulaştırıcı değildir. Hastalık iç organlarda (kalp, karaciğer, beyin şeklinde) hasar yaparak ölüme sebebiyet verebilir. Tedavi edilmeyenlerde kalp ve damar tutulumu ve buna bağlı göğüs ağrısı ve infarktüs görülebilir.
Sifilizin her evresinde sinir sistemi tutulabilir ve bu tutulum belirtisiz olabileceği şeklinde bilinç bozukluğu, felçler, adım atma ve denge bozukluğu, bunama, idrar kaçırma, konuşma bozukluğu şeklinde bulgulara niçin olabilir
TANI SÜRECİ
Sifilizin bulaşmasında, enfektif özellik taşıyan şankır, plak müköz ve kondiloma lata lezyonları rol oynamaktadır.
Ek olarak sifiliz, kan yöntemiyle da bulaşabilirse de günümüzde kanların T. pallidum antikorları yönünden denetim edilmesi sebebiyle, bu bulaşma yolu önemini yitirmiştir.
Tanıda, karanlık alan mikroskopisinden söz edilmekle beraber, kullanım güçlüğü ve kati tanı koydurmaması sebebiyle, bu yöntem yaygın olarak kullanılmamaktadır.
TEDAVİSİ
Tedavide doğru antibiyotik kullanımı önemlidir sadece tedavi enfeksiyonun niçin olduğu hasarları geri çeviremez. Erken evre sifiliz için kısa süreli antibiyotik tedavisi kafi iken gizli saklı ve geç evre sifilizli hastalarda daha uzun soluklu tedaviler uygulanır.
Sifiliz geçirmiş olmak bu hastalığa karşı koruyuculuk sağlamaz. Başarı göstermiş ve doğru bir tedavi uygulansa bile yeniden bakterinin alınması ile tekrardan hasta olunabilir.
Penisilin bu hastalığın her evresinde başvurulan ilk seçenektir ve çoğu zaman hastalığı başarıyla tedavi etmektedir. Tedaviden sonrasında hasta, nontreponemal testler negatif oluncaya dek, 3-6 aylık aralıklarla izlenmelidir. Testlerin olumsuzlaşması kimi zaman uzun süre (birkaç yıl) alabileceğinden, bu mevzuda sabırlı olmak gerekir.
KORUNMA YOLLARI
Sifilizden korunmak için; kesinlikle kondom kullanılmalı, şüpheli cinsel ilişkiden kaçınılmalı ve uzun dönemli, tek eşli cinsel ilişkiler tercih edilmelidir.
Genital bölgede yara, akıntı yada kaşıntı şeklinde emareler gözlendiğinde uzman bir hekime danışılmalı ve cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır. Sifiliz testi pozitif çıkan anne bebeğini emzirmemelidir.
BEL SOĞUKLUĞU/ GONORE
Gonore cinsel yolla bulaşan yaygın hastalıklardan biridir. Etkeni Neisseria gonorrhoeae olup bilhassa üreme sisteminin serviks (rahim ağzı), rahim, tüpler ve üretra (idrar yolları) şeklinde sıcak ve nemli bölgelerinde kolayca çoğalabilmektedir.
Ek olarak ağız, boğaz, göz ve anüs bölgelerinde de saptanabilmektedir.
NASIL BULAŞIR
Gonore; penis, vajina, ağız ve anüs temasıyla bulaşabilmektedir. Hastalığın anal yada oral yolla da bulaşabilmesi sebebiyle eşcinsel ilişkilerde de taşınması söz mevzusudur.
Gonore hastaları partnerleri ile beraber tedavi edilmezse hastalık yeniden bulaşabilmektedir. Ek olarak hastalık; hamile anneden çocuğa vajinal doğum esnasında geçebilmektedir.
Neisseria gonorrhoeae’nin wc kağıdında 3 saat, klozet kenarında ve havluda 24 saate yakın yaşayabildiği de bildirilmiştir.
Gonore kalıtsal bir hastalık değildir.
RİSKLİ GRUPLAR
Cinsel olarak etken olan hepimiz gonore olabilir. Gonore enfeksiyonu olan kişinin partneri olanlar, korumasız cinsel teması olanlar, gonoresi olan gebelerin bebekleri risk altındaki grupları oluşturmaktadır.
BELİRTİLERİ
Erkekte, şüpheli cinsel temas sonrası 2-7 gün içinde akut pürülan üretral akıntı ve dizüri şikâyetleri ile üretrit gelişir.
Hanımda, mukopürülan servisit, anormal vajinal akıntı, cinsel ilişki sonrası kanama şeklinde şikâyetlerle ortaya çıkabilir, sadece tablo çoğunlukla asemptomatiktir.
N.gonorrhoeae yeni doğanlarda ve nadiren yetişkinlerde konjonktivite de niçin olabilir.
Tüm gonokokkal enfeksiyonların yüzde 0,5-1’inde sistemik yayılma olasılığı vardır. Bunun sonucunda artrit, cilt lezyonları, endokardit, menenjit gelişebilir.
Hanımefendiler ve eşcinsel erkeklerde faringeal ve anorekral enfeksiyonlar ender değildir.
Adam genital bölge enfeksiyonlarının ortalama yüzde 10’unda hiçbir emare gözlenmemektedir. Sadece, bazı erkeklerde semptomlar, bulaşma sonrası 2-5 gün içinde belirgin hale gelebilirken bu süre 30 günü de bulabilmektedir.
Puberte öncesi kızlarda cinsel istismara bağlı olarak vulvo vajinit gelişebilir.
Erkekler: Bazı hastalarda semptom görülmemektedir.
- İdrarda yanma
- Penisten beyaz, sarı yada yeşil akıntı
- Testislerin şişmesi ve ağrıması
Hanımefendiler: Bir çok hastada semptom görülmemektedir.
- Vajinal akıntıda artma
- İdrarda yanma ve ağrı
- Tane dönemleri içinde kanama
- Hanım genital bölge enfeksiyonlarının ortalama yüzde 50’sinde emare gözlenmemekte yada hafifçe seyretmektedir. Semptomların gözlendiği vakalarda bile gonore belirgin olarak teşhis edilememektedir. Gonore taşıyan hanımlarda semptomlar gözlenmese de ciddi komplikasyon (yan tesir) riskleri bulunmaktadır.
- Anal bölge enfeksiyonlarında semptom gözlenmeyebilmekte ya da anal kaşıntı, ağrı, kanama ve ağrılı bağırsak hareketleri şeklinde emareler ortaya çıkabilmektedir. Ek olarak boğaz bölgesindeki enfeksiyonlarda semptom gözlenmezken bazı vakalarda ağrı olabilmektedir.
TEDAVİSİ
Çeşitli antibiyotikler ile gonore başarıyla tedavi edilir.
Fakat ilaçlara dirençli bakteri tiplerinin ortaya çıkışıyla tedaviler güçleşmiştir. Birçok hastada gonore ile klamidya enfeksiyonu beraber bulunur. Tedavide her ikisine yönelik antibiyotikler beraber verilir.
Gonoresi olan kişilerin öteki cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar yönünden de araştırılması gerekir. Verilen tedavinin sonuna kadar kullanılması önemlidir. İlaç tedavisi ile enfeksiyon sona erse de oluşan kalıcı hasarlar geçmez.
Gonoresi tedavi edilmiş kişiler enfekte kişilerle temas sonrası yeniden hastalanabilirler. Tedaviye karşın emareler devam ediyorsa kişinin yeniden hekimine başvurması gerekir.
Çocuklarda gonore çeşitli antibiyotikler ile başarıyla tedavi edilir. Fakat ilaçlara dirençli bakteri tiplerinin ortaya çıkışıyla tedaviler güçleşmiştir.
Tedavi edilmeyen gonore, hanımlarda ve erkeklerde oldukca ciddi sıhhat problemlerine yol açabilmektedir.
Hanımlarda çoğu zaman pelvik inflamatuar hastalığa (PID) yol açmaktadır. PID; tüplere zarar veren, infertiliteye (kısırlık) yada dış gebeliğe yol açan bir hastalıktır.
Erkeklerde ise gonore epididimitise niçin olmaktadır. Epididimitis; spermleri testislerden üretraya (idrar kanalı) taşıyan epididimis adında olan organın enfeksiyonu olup tedavi edilmediğinde kısırlığa yol açabilmektedir.
Gonore kan yada eklemlere yayılabilmekte ve yaşamı tehdit eden bir hastalık haline gelebilmektedir. Ek olarak gonore hastalığı, hastanın HIV ile enfekte olma olasılığını arttırmaktadır.
KORUNMA YOLLARI
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmakta en mühim unsur, korunmasız cinsel ilişkiden kaçınmaktır. Ek olarak tek eşlilik önerilmektedir.
Latex kondomlar her seferinde ve doğru olarak kullanıldığında hastalık bulaşma riskini azaltırlar.
Akıntı, idrar yaparken yanma, ağrı yada kızarıklık halinde derhal hekime başvurmalıdır.
Gonore tanı ve tedavisi olan kişinin yakın dönemde cinsel ilişkiye girmiş olduğu partnerlerinin de muayene, kontrol ve gerekirse tedavilerinin yapılması gerekir. Böylece bu kişilerde gelişebilecek ihtimaller içinde komplikasyonlar engellenebilir ve bunların enfeksiyonu yeniden yeniden bulaştırmaları önlenir. Hastaların tedavi sonuçlanana kadar cinsel ilişkide bulunmamaları gerekir.
KLAMİDYA ENFEKSİYONU
Klamidya gelişmiş ülkelerde cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar içinde en sık görülenidir.
Klamidya enfeksiyonu “chlamydia trachomatis” adında olan bakterinin görevli olduğu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Bu bakteri serviks, üretra ve rektumda bulunur. Ender olmakla birlikte klamidya boğaz ve göz dâhil olmak suretiyle vücudun öteki bölümlerini de etkileyebilir.
RİSKLİ GRUPLAR
En fazla görülen cinsel yolla bulaşan hastalık olduğundan, korunmasız cinsel ilişkisi olan hepimiz risk altındadır.
NASIL BULAŞIR
Klamidya cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Hastalık kalıtsal değildir.
BELİRTİLERİ
Klamidya bilhassa hanımefendiler içinde, hiçbir emare vermeden asemptomatik seyreder.
Tedavi edilmediği takdirde klamidya, hanımda kısırlığa kadar giden ciddi sorunlara niçin olabilir.
Klamidya emareleri, çoğu zaman etkene maruz kaldıktan 1 ila 3 hafta sonrasında görülür sadece oldukca sonrasında da ortaya çıkabilir.
Klamidya ile enfekte bayanların yüzde 70-75’ i asemptomatiktir. Adamların mühim bir bölümünde hiçbir emare olmadığı tahmin edilmektedir.
Genel anlamda emare vermemesine karşın bazı hanımlarda hafifçe sarımsı akıntı, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, vajinal bölgede yanma ve kaşınma, kızarıklık, şişlik, dış genital organlarda yaralar, ilişki esnasında ağrı ve anormal kanama şeklinde kalmidya enfeksiyonuna özgü olmayan nonspesifik tabir edilen emareler görülür.
Erkeklerde ise en sık bulgu penisten akıntı ve idrar yaparken olan yanmadır.
Klamidya servisite niçin olabilir. Emareleri içinde sarımsı bir akıntı, pelvik ağrı, bel ağrısına ve cinsel ilişki esnasında ağrı sayılabilir.
Klamidya enfeksiyonu olan erkeklerde epididimite, üretrite, böbrek sonrunlarına ve infertiliteye niçin olabilir.
Klamidya ile enfekte bir gebeden doğum esnasında bebeğe de bulaşabilir.
TEDAVİSİ
Enfeksiyon tanısı konduktan sonrasında klamidya tedavisi rahat ve etkilidir. Tedavide kullanılan antibiyotik tabletler hasta tarafınca muntazam ve doğru alınırsa yüzde 95 etkili olabilir kısa bir sürede şifa sağlanabilir.
Eğer hasta bebek istiyorsa şu demek oluyor ki korunmuyorsa hamile olma olasılığına karşı doktorun haberdar olması önemlidir. Bunlara ek olarak hastanın son 6 ay içindeki cinsel partnerleri de sorgulanıp kontrol edilmeli ve gerekseme durumunda tedaviye alınmalıdır.
KORUNMA YOLLARI
Cinsel yolla bulaşan bir hastalık çeşidi olduğundan ilişki esnasında kondom kullanımı esastır.
Hanımefendilerin yılda bir kere klamidya için kontrol yaptırması önerilmektedir.
Bu hastalıklar devletimizde ve dünyada en sık rastlanan cinsel hastalıklardır, bunların haricinde, Hepatit B, Mikroplazma enfeksiyonu, Yumuşak Çıban, Donoanoz, Herpes, HPV, Molloskum Kontagiosum ve Trikomanas Vaginalis enfeksiyonu da riskli hastalıklar arasındadır.
DOKTORA BAŞVURULMALI
HPV ve Siğillerin buluşması durumunda bazı hastalar web üstünden satılan kremlere yönelmektedir. Bu yanlış bir algıdır. Her hastalığın tedavisi farklıdır ve her siğilin türü de farklıdır.
Uzman doktorların uyguladığı tedavilerin haricinde şuursuzca uygulanan krem ve ilaçlar, hastalığın ilerlemesine sebep olabilir.
Cinsel ilişki esnasında ağrı, yanma batma, idrarda kan görme, idrar esnasında yanma ve batma, akıntı renginde ve yoğunluğunda değişiklik görüldüğü anda doktora ya da en yakın sıhhat kuruluşuna başvurulmalıdır.